Bir kişinin kendi fiileriyle hak edinebilmesi ve borç altına girebilmesi için kendi davranışlarının yani eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilmesi, değerlendirebilmesi gerekir. Bir kişinin kendi davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmuyorsa o kişinin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Ayırt etme gücü olmayan kişiler hak elde edebilecek veya yükümlülük (borç) altına girecek eylem ve işlemlerde bulunamazlar. Bulunurlarsa bu eylem ve işlem hukuken geçersiz olup iptal edilebilirler.
Nitekim Medeni Kanunun, fiil ehliyetine sahip olan kimsenin, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir, şeklinde düzenlediği 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamıştır.
10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. hükmünü getirmiştir. Ayırtım gücü, eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde, Devamını Okuyun →